Aromaterapi: Bitki Özlerinden Gelen Sağlık
Orta Çağ’da kötü koku ile ilişkili olduğu düşünülen veba salgınına karşı sokaklarda ve evlerde yakılan aromatik bitkiler, 18. yy’a gelindiğinde, damıtılarak güzel kokuları ayrılmaya ve özel şişelerde muhafaza edilmeye başlanmış.
19. yy’da Sir. William Whitla, meşhur “Materia Medica’sında” (1882) papatya, tarçın, rezene, biberiye ve kekik uçucu yağlarından bahsetmiş, Fransız mikrobiyolojist Charles Chamberland ise bir çok uçucu yağın (lavanta, sandal ağacı, sedir, kekik vb.) antibakteriyel ve antifungal özelliklerini anlatan araştırmalar yayınlamış. (Ozan, 2017; Tez, 2015; Classen,1994)
O dönem dünyaya gelen ve “aromaterapi” teriminin isim babası olarak anılan bir başka Fransız, Rene-Maurice Gattefosse (1881-1950) ise konuya tamamen tesadüfi bir ilgi geliştirmiş. 1910 senesinde kendilerine ait parfüm fabrikasının laboratuvarında çalışırken meydana gelen bir patlamada yaralanan ve yaraları enfekte olan Gattefosse, Cezayirli çiftçilerden öğrendiği lavanta uçucu yağının tıbbi etkilerini, kendi yaraları üzerinde denemeye karar vermiş. Bu deneyinin ardından ağrılarındaki azalma ve yaralarının iyileşme hızından çok etkilenen Gattefosse, hayatını uçucu yağları araştırmaya adamış. (Gattefosse, 1992)
1937’de yayınladığı “Gattefosses Aromatherapy” kitabıyla, uçucu yağların tedavi amaçlı - yani parfüm endüstrisi uygulamalarından ayrı - bir takım erken klinik bulgularına ve fizyolojik etkilerine vurgu yapan Gattefosse, bu kitabıyla modern “Aromaterapi” tarihini de başlatmış.(Gattefosse, 1992)
Belki Gattefosse kadar önemli bir diğer isim, Dr. Jean Valnet 1953 senesi itibariyle yaptığı uçucu yağ araştırmalarında, bu bitkisel materyalin sağlık için en uygun kullanım yöntemlerini ve risk yaratmadan maksimum fayda sağladıkları dozajı belirlemek için çalışmış. Özellikle de uçucu yağların antibiyotik ve antienfektif etkileri ile ilgilenen Valnet, yayınladığı “Aromathérapie” ve “The Practice of Aromatherapy” adlı iki eserinde yer verdiği vaka çalışmaları ile aromaterapinin bilimsel gelişimine katkıda bulunmuş ve klinik aromaterapinin gelişimine önemli katkılarda bulunmuştur. (Scott, 1993)
Peki nedir bu "Aromaterapi"?
Bugün popüler kültür ve perakende sektöründeki, hakim yanıltıcı pazarlama jargonuna bağlı olarak basitçe “koku ile iyi hissetme” olarak anlaşılan "aromaeterapi" aslında Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı'nın tanıdığı tamamlayıcı tıp dallarından “fitoterapi” (bitkilerle tedavi) biliminin bir parçasıdır.
Aromaterapi uygulamalarında bitkilerden kimyasal ve/ya mekanik yöntemlerle elde edilen öz yağlar (sabit ve uçucu) ve sular (hidrosoller); kozmetik, fizyolojik ve zihin/ruh sağlığını iyileştirmeye ve tedavi etmeye yönelik kullanılır.
Bir de Modern aromaterapi tarihinin önemli ismlerinden Avusturyalı Marguerite Maury’nin çalışmalarının, keşfinde büyük rol oynadığı; hem zihinsel ve ruhsal, hem de fizyolojik sağlığımıza yönelik “holistik” (bütünsel) yaklaşımlar içeren ve aynı isimle anılan ayrı bir aromaterapi metodolojisinden de bahsetmek mümkündür.
En sık olarak stres, uykusuzluk, baş ağrısı, kronik yorgunluk, kas-iskelet sistemi rahatsızlıkları, solunum yolu rahatsızlıkları ve cilt problemlerinde başvurulan aromaterapi uygulamalarına, son yıllarda giderek artan ilginin nedenlerini şu şekilde sıralayabiliriz:
Aromateapi...
Sağlığı korumaya yönelik uygulamalar içerir
İnsanı beden-zihin-enerji olarak bütünsel bir yaklaşımla ele alır
Rahatsızlıkların semptomları kadar ve ilgili semptomların altında yatan zihinsel/ruhsal şartları iyileştirmeye yöneliktir
Vücudun kendini iyileştirme mekanizmalarını harekete geçirir ve destekler
Hastalığın ve sağlığın doğası ile ilgili hastada kendi ile ilgili zihinsel, ruhsal ve fiziksel bilinç uyandırmaya yardımcı olur (Buckle, 2003; Sheen & Stevens, 2002)
Klinik Aromaterapi
Çok geniş ve zengin bir kullanım alanına sahip olan aromaterapi günümüzde en çok kişisel bakım ve “iyi hissetme” amaçlı kullanımlarıyla gündeme gelse de; ilaçların yan etkilerinden şikayetçi olan ve özellikle kronik rahatsızlıklarla mücadele eden bireylerin doğal alternatif arayışları ve son yıllarda doktor ve eczacıların bu alana gösterdikleri ilgi, ülkemizde klinik aromaterapi uygulamalarının da gelişmesine ve hatta hastanelerde ilgili hizmetlerin sunulmaya başlamasına neden olmuştur.
Bugün uçucu yağ ve hidrolatların, bir hastane veya klinik bünyesinde, uzman bir sağlık profesyoneli tarafından, hasta bakım amaçlı kullanımına “Klinik Aromaterapi” denir (Sheen & Stevens, 2002)
Klinik aromaterapide uçucu yağlar ve hidrosoller; solunum ile veya harici olarak (deriden ısı ve basınç ile) hem başlı başına bir tedavi aracı, hem de hastanede verilen sağlık hizmetleri ile beraber, semptomları hafifletme veya çeşitli rahatsızlıkları önleme amaçlarıyla tamamlayıcı bir uygulamanın parçası olarak kullanılır. (Buchbauer et al., 1993)
“Klinik Aromaterapi” uygulamalarında seçilen uçucu yağlarda ve hidrosollerde bilimsel kanıt, doğru/uygun kemotip ve standardize etken madde içerikleri gibi değişkenlere dikkat edilirken, bitkisel materyalin hasta üzerinde kullanımında doz ve frekansa yönelik, hastalarda tedavi edici kan konsantrasyonu elde etmek adına sistematik yaklaşımlar benimsenmektedir.
Klinik aromaterapist Dr.Buckle, Amerika özelinde yayınladığı bir makalesinde, klinik aromaterapinin profesyonel sağlık kurumlarında en çok aşağıdaki durumlarda yaygın olarak kullanıldığından bahsetmektedir:
Operasyon sonrası ağrı ve stresin rahatlatılması
Ciddi rahatsızlıklarda ağrıların azaltılması ve endişe ile mücadele
Kas ve eklem ağrıları
Kronik ağrılar
Rahat ve dinlendirici bir uyku düzeni
Cilt üzerinde oluşan yaralar, yatak yaraları
Duygusal tedirginliklerin azaltılması (Buckle, 2003)
Uluslararası Organizasyonlar
Günümüzde tıbbi ve aromatik bitkiler ve bu bitkilerden elde edilen bitki özleri ile ilgili bilimsel araştırmalar ve standartların belirlenmesi konusunda yapılan çalışmalar çeşitli ulusal ve uluslararası kuruluşlar tarafından yürütülmekte ve teşvik edilmeye devam etmektedir. Konuyla ilgili son bilimsel gelişmeleri takip etmek, bu alanda çalışan önemli kurum ve markaları tanımak ve etkinliklerden haberdar olmak için aşağıdaki örgütleri takip etmenizi öneririm:
Uluslararası Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Kurulu (International Council for Medicinal and Aromatic Plants, ICMAP)
Uluslararası Profesyonel Aromaterapistler Federasyonu (The International Federation of Professional Aromatherapists, IFPA)
Holistik Aromaterapi Ulusal Birliği (The National Association for Holistic Aromatherapy, NAHA)
Uluslararası Aromaterapistler Federasyonu (The International Federation of Aromatherapists, IFA)
Uluslararası Aromaterapistler Birliği (Alliance of International Aromatherapists, AIA)
REFERANSLAR
Buckle, J. (2003). Aromatherapy in the USA. International Journal of Aromatherapy 13 (1), 9–17
Buchbauer, G. (1993). Molecular interaction: biological effects and modes of action of essential oils. International Journal of Aromatherapy, Vol.5, pp. 11-14.
Classen, C. (1994). Aroma: The Cultural History of Smell. London: Routledge Publishing.
Gattefosse, M. (1992). Rene-Maurice Gattefosse. International Journal of Aromatherapy 4 (4), 18–19.
Ozan, V. (2017) Kokular Kitabı. 4.Basım, Kasım 2017. İstanbul. Everest Yayınları.
Scott, C. (1993). In Profile: Dr. Jean Valnet. International Journal of Aromatherapy 5 (4), 10–13.
Sheen, J. G., and Stevens, J. (2002). Aromatherapy as a profession. International Journal of 2 Aromatherapy 12 (4), 189–191.